FESTİVALE GELEN GRUPLAR MABBAS RÖPORTAJI RADAR LIVE GÜNLÜĞÜ
<$BlogDPazar, Haziran 17, 2007 <$BlogI

Radar Live 2007’ nin organizasyon direktörü; hepimizin Dj Mabbas olarak tanıdığı Murat Abbas. Radar Live 2007 hakkında daha çok bilgi almak ve kendisini yakından tanımak için Mabbas’ la irtibata geçiyorum, hiç tereddüt etmeden teklifimizi kabul ediyor ve Teşvikiye Reasürans Merkezindeki Touchdown’ da akşam saatlerinde buluşmak için sözleşiyoruz. Buluşma saati yaklaşana kadar bir yandan sorularımızı hazırlarken, diğer yandan mp3 çalarımızın mikrofon kaydını kontrol ediyoruz. Touchdown’ a vardığımızda Mabbas’ ı hot dog’unu yemiş, ardından ilk birasına da başlamışken buluyoruz. Gayet sıcak bir şekilde karşılıyor bizi.

Hemen festival organize etmenin ne kadar zor ve yorucu bir iş olduğundan konuya giriyor; ajanslarla telefon trafiği, müzisyenlerin tavırları, sponsor bulmanın bazen insanı çıldırtma noktasına getirmesi. Bu kadar uğraşıp didinip emeğinin karşılığını alamama riski ise çok kötü hissettiren bir durum tabi ki. Hele ki geçen hafta yaşanan seçim olayını hatırlatıp; “Seçimler 1 temmuzda yapılsaydı, Radar Live’ i iptal edecektik. Cumartesi akşam altıdan Pazar günü altıya kadar 24 saat boyunca müzikli eğlence ve içkinin yasak olmasından dolayı festivalin geri kalanını da yapmak anlamsız olacaktı. Bütün o, bir senenin emeği, müzisyenlerle ve mekan ile yapılmış sözleşmeler ve ödenen paralar uçup gidecekti.” Evet seçim tarihi şu an 22 temmuz olarak belirlendi ve mevcut hükümet bize son hamlesini son anda kaçırdı.

Mabbas 2000 yılında, sahip olduğu gayet güzel bir kariyeri bırakıp, sevdiği işi, müziği yapmaya karar vedikten sonra ilk olarak radyoyla adım atmış camiaya. Onu takip eden organizasyon işi ve son olarak da Radar Live festivali. Bir organizasyon işine girmenin zorluklarından bahsediyor; “Herşey birbiriyle o kadar ilişkili ki, bir konser organizasyonu yapmak için bir çok şeyi düşünmemiz gerekiyor. İnsanlar soruyor; neden konseri orada yaptınız diye, ama neden şurada yapmadınız diyemiyorlar çünkü öyle bir mekan yok. Ayrıca sponsor mevzu başlı başına bir sorun. Bir konserin bileti çıktığında herkes koşup da bilet almıyor, bunun yanında mekana geldiklerinde fazla bira tüketme gibi bir olay da yok bizde. Organizasyon şirketlerinin bir kaç gelir kalemi var; bilet satmak, içki satmak ve sponsorluk almak. Sponsor bulmak için ise, bu mekanın senin diğer sponsorunla anlaşması olması lazım. Ama dışarıdaki insanlar bunun bu kadar bağlayıcı olduğunun farkında değil, o yüzden çok yıkıcı eleştiriyolar”.

Dinamo Fm’ de toplamda on iki kişi çalıştıklarını söylüyor; “Bu on iki kişi o kadar multi fonksiyonel çalışıyor ki, bir yandan basın bülteni yayınlamaya çalışırken diğer yandan radyodaki reklamları hazırlıyoruz”. Dinamo Fm üç ana kolda çalışıyor; birincisi radyo, ikincisi organizasyonlar diğeri ise Radar Live. Mabbas ise Radar kolunun başındaki direktör.

Geçen seneyi hatırlatıyorum; “Ücretsiz bir festival yaptınız, nasıl böyle bir riski aldınız?” “Geçen sene zarar ettik; fakat; ücretsiz olduğu için diğer hiç bir şeyden kısmadık. Geçen seneki ışık ve ses sistemi Glastonbury’ nin resmi ses sistemiydi, kendimiz de radyocu olduğumuz ve ses kalitesi bizim için çok hassas bir konu olduğu için, bir numaralı önceliğimiz ses olmakta. Geçen seneki organizasyonu İngiltere’ de yapmış olsaydık zarar etmezdik, diğer kalemler bir şekilde olayı tapilerdi.” Peki neden sıfırdan olaya başlayan bir şirket olarak böyle bir işe soyundunuz diyorum alacağım cevabı tahmin ederek; “Geçen seneki festivali zarar olarak görmüyoruz, sadece bir yatırım olarak görüyoruz. Bize kazandırdıklarına gelirsek; birincisi; bir çok organizasyon şirketinin arasına ben de bu işte varım diyerek giriyorsun, ikinci olarak; müzikseverlere güzel bir gün geçirtiyorsun ve karşılığında hiç bir şey almıyorsun ve bu ileride sana çok güzel geribildirimlerle geliyor. Üçüncü olarak ise buraya getiriğin yabancı grubu mutlu ediyorsun, parasını zamanında ödüyorsun, onları iyi ağırlıyorsun vs. Bu şu açıdan önemli; grupların çalıştığı ajanslarda senin çok önemli bir kredin oluyor ve bu durum ilerisi için bize avantaj sağlıyor”. Mabbas bu arada geçen sene gelen Crazy P.’ nin son albümünden bahsediyor; bir albüm ve yanında verilen konser dvd’ sinden. Dvd’ ye geçen seneki Radar Live’ ı koyduklarını söylüyor. Türkiye’ ye grup getirmenin zorluklarını da epeyce yaşamış Mabbas, daha önce Türkiye’ ye gelip de pek hoş olmayan olaylar yaşamış grupların biraz daha soğuk baktıklarından bahsediyor.

Geçen seneden belli miydi diye soruyorum bu sene bu derecede yoğun bir festival yapacağınız; “Aylık konserlerin düşüncesi vardı aklımızda fakat bu seneki Radar Live’ ı hiç bu derecede düşünmemiştik; radyo olarak bizi bile çok şaşırtıyor gelen gruplar, ciddi anlamda her alanda aştığını düşünüyorum festivalin”. Bu noktada geçen seneden bu yana dinleyiciyle teması sağlamaya çalıştıklarını ve onların Radar deyince akıllarına gelen sadık bir kitleden, güzel bir organizasyondan bahsetmek için uğraştıklarını söylüyor; “Radar isminin sürekli güncel kalmasının planlamasını yaptık”.

Dinleyici kitlesinden konu açılıyor; Mabbas, ekip olarak prensiplerinden bahsediyor; “Hiç bir zaman hah işte bu grubun biletleri satar, hadi onları getirelim demiyoruz, çünkü bu bizim dürüstlüğümüzü zedeler. Getirdiğimiz ve getireceğimiz tüm grupları gerçekten sevdiğimiz için getiriyoruz. Ayrıca sahnesi iyi olmayan grupları da getirmemeye çalışıyoruz çünkü konserden sonra dinleyicinin mutsuz ayrılmasını istemiyoruz”. Bu noktada karşı çıkıyorum Mabbas’ a ve Türkiye’ deki dinleyici kitlesinin o bilinç seviyesine henüz ulaşmadığını iddie ediyorum ve Mabbas, hitap ettiğikleri kitlenin ve getirdikleri grupların takipçilerinin; müziği çok yakından izleyenler ve o bilinç seviyesinde olduğunu söylüyor.

Sözü baştan beri sormak istediğim Kelis ve Marilyn Manson’ a getiriyorum. Bu iki ismin geri kalan line-up’ a göre biraz farklı durduğunu ve hem hip hop kitlesini hem de biraz daha sert rock dinleyen kitleyi festivale getirmek için olup olmadığını soruyorum. Baştan beri bize karşı samimi davranan Mabbas bu konuya da açıklık getiriyor; “Hitap ettiğimiz kitle sadece indie elektronik ve rock dinleyenler değil; radyoda çaldığımız ve bizim gerçekten sevdiğimiz grupları dinleyen bir kitle. Kelis’ in diğer hip hop müzisyenlerinden her daim farklı durmuş ve underground kitleye de hitap eden bir tarzı var. Elimizde olsaydı Missy Elliott’ ı da getirirdik”. Marilyn Manson gibi ikinci bir ismin programda olmadığını söylediğimde ise, Mabbas’ ın cevabı burada da hazır; “Marilyn Manson gibi ikinci bir isim dünyada da var sayılmaz”. Konu Marilyn Manson üzerinden devam ediyor ve Mabbas neden onu tercih ettiklerini anlatıyor; “Marilyn Manson’a sadece müzikal açıdan bakmak yanlış olur, o son derece freak bir tip, başlı başına bir ikon. Bir de bizde şöyle bir şey var, biz biraz mahallenin yaramaz çocuğuyuz, kimsenin cesaret edemediği biri olunca bu bizi tahrik ediyor ve ne yapıp edip onu getirmeliyiz diyoruz.” Marilyn Manson’ ın risklerinden bahsediyor ardından; “Onu getirince sponsor alamama gibi bir durum olabilirdi, şöyle bir şeyle karşılaşabilirsin yani; bu adam mı gençliğe örnek olacak, biz de diyoruz ki evet bu adam örnek olacak, işine geliyorsa, işte böyle cesur davranmak istiyoruz”. Aklıma bir diğer, aykırı duran ve tartışmalara neden olan grup System Of A Down geliyor; seneye onu getirmeyi düşünür müsünüz diyorum; yine çok net bir cevap alıyorum; ”System Of A Down Radar’a gelemez, çünkü müzik olarak da pek sevmediğimiz bir grup”. Radar’ ın sıradaşı tiplere karşı bir hevesi var; “Babyshambles mı, Pete Doherty yaramaz biri, onları seviyoruz, Juliette Lewis aykırı bir tip mi, onu da seviyoruz, CocoRosie mi, o kardeşlerin geçen sene caz festivalinde organizasyon ekibine ne kadar zor anlar yaşattıklarını biliyoruz. İşte bu zorlukları bizim hoşumuza gidiyor”. Geçen aylarda gelen Goldie’ nin dünyadaki en uğraştıran isimlerden biri olduğunu söylüyor ve konseri ayarlayıp, Londra’ ya kaçtığını(şaka şaka; konser organizatörleri toplantısı nedeniyle gitmek zorunda kalmış halbuki) ve arkadaşlarının Goldie’ nin çıldırtan tavırlarına maruz kaldığını söylüyor. Radar’ ın klasik bir çizgisi olmadığını üzerine basa basa söylüyor ve herhangi bir ismin Radar’ a yakalanabileceğini ekliyor.

Belçika’ da düzenlenen dünyaca ünlü festival Rock Werchter’ le Radar Live 2007’ nin tarihleri çakışıyor; Rock Werchter’ in genel olarak diğer avrupa festivallerinden ayrıldığını söylüyor Mabbas; “Katılan grupların neredeyse tamamı head-liner kalitesinde büyük gruplar. Aynı hafta sonu İsviçre’ de ise Saint Gallen Festivali vuku bulacak ve bu iki festival katılacak grupları birbiriyle değiş tokuş etmekte bir gün arayla. İşte bu durum grup seçiminde Radar’ ı sekteye uğratmış ve oradan grup kapmakta zorlandıklarını ve seneye Radar Live’ in bu tarihlerde olmayacağını söylüyor.

Mabbas getirdikleri grupların konser heyecanını her daim yaşıyor; “Evde ne dinliyosak onu getirelim diyoruz, mesela en son Ms. John Soda konserinin olduğu gün sabah kalkıyoruz ve oh be akşam Ms. John Soda konseri var diyoruz; ego tatmini ve para kazanmak bizim için gerçekten önemli değil.

Radar Live’ in programına geliyor Marilyn Manson üzerinden söz; “Mesela günlük programı müzikal açıya göre yaptık ve bir mantığı var bu durumun. Bu durum festivali bütünlüyor. Marilyn Manson cumartesi günü; Beirut, Nouvelle Vague, The Rapture ve The Magic Numbers’ ın arkasında olmazdı, çünkü o gün biraz daha kırılgan, biraz daha barışçıl birgün; o yüzden James o günü çok güzel tamamlıyor. Veya Pazartesi gününe baktığımızda, kırık bir grup olan The Horrors, biraz daha sert bir müzik yapan Brakes ve sonrasında Marilyn Manson var, yerli ön grup ise Rashit, o gün biraz daha sert günümüz olacak”.

Sohbet çok hoş gidiyor, biralarımızı yeniliyoruz bir yandan da. Seneye ve sonraki senelerde Radar Live nasıl olacak diye soruyorum; “Tek günlük festival, ardından aylık konserler, şimdi ise üç günlük 40 grupluk bir festival. Bir kaç sene sonra 7 güne yayılan ve 5-6 sahnesi olan, Roskilde tarzı bir festival olacak mı?”. ”Önümüzdeki senenin programını da şimdiden yapmaya başladık yavaş yavaş, fakat şöyle de bir şey var; bu festivalin gerçekten iyi geçmesi lazım, artık kimsenin bir bahanesi yok; daha da güzel bir şey yapılamazdı bu koşullarda, şevkimizin kırılmaması ve heyecanımızın kaçmaması gerekiyor. Düşünmek bile istemiyoruz ama başarılı olamazsak, yenilen pehlivan güreşe doymaz diyip devam etmeyiz, bunu açık ve net bir şekilde söylüyorum. Çünkü ikinci senesinde bu kadar kuvvetli bir line-up oluşması çok kolay bir şey değil. Biz bunu başardık ve bunun takdir edilmesi lazım. Eğer takdir edilmiyorsa bu şu demektir; bu ülkede bizim çizgimizde yapılan iş, iş yapmıyor anlamına gelir. Biz hiç bir zaman Radar’ ı mainstream bir çizgide yapmayacağız; bir duruşumuz var ve bunun sağlamasını alırsak bu sene festivalde; gelecek sene bunun daha da büyüğünü yapacağız ve eminim Solar Beach’ e falan da her anlamda sığmayacağız”.

Buradan konu, baştan beri gelmek istediğim konulardan birine; festival alanı Solar Beach’ e geliyor; bu sene Solar Beach’ in çok farklı kullanılacağını belirtiyor Mabbas; “Bu sene Solar Beach’ i sahil boyunca uzunlamasına kullanacağız, normalde otopark olarak kullanılan yere ikinci sahnemizi kuracağız. Otopark olarak ise yukarıda bulunan beldeyi düşünüyoruz ve festival alanıyla bağlantıyı ring servisiyle sağlayacağız. İkinci sahneyi de çok büyük bir alanda kullanacağız çünkü o sahnede de gayet önemli isimler çıkacak. Festival programının sahne ve saat bazında hazır olduğunu ve ilerleyen günlerde duyurulacağını söylüyor Mabbas, bu konuya epey bir mesai harcadığını da ekleyerek. Peki izlemek istediğim iki ayrı grup aynı anda sahne alabilir mi diye merak edip soruyorum, ve o konuda beni rahatlatıp iki grubun en fazla 10 dakika kesişebileceğini söylüyor.

Solar Beach bu temmuz başı hiç olmadığı kadar dolu olacak, müzik haricinde festival alanında başka neler olacak diye soruyorum Mabbasa; öncelikle bir ana sahne, ikinci sahne ve dj sahnesinin olacağını söylüyor ve bunların haricinde, en önemli konunun deniz olduğunu vurguluyor. Yazın sıcak zamanında denizde serinleyebileceğimizi ve bunun bile insanları teşvik etme konusunda tek başına etkili olduğunu söylüyor. “Normalde Solar Beach’ e girmenin günlük maliyeti ile; festival günü girip, üstüne bir de o kadar grubu canlı canlı izlemenin maliyetini karşılaştırırsa dinleyici, avantajı görebilir”. Onun dışında etkinlik olarak; her daim festivallerde yoğun ilgi gören lunapark planları olduğunu söylüyor ve suyun üzerinde eğlenceli oyunlar olacak diye de ekliyor.

“Baştan beri herkesin merak ettiği ve açıklanmayan diğer isim nedir peki?”. “Kendi alanında çok büyük bir isim ama indie tarzında bir isim değil elektronik bir isim”. Grup tarafından gelecek son komfirmasyonu beklediklerini söylüyor ve herkesin; oraya, istediği bir ismin gelmesini beklediğini söylüyor; ”Mesela bir çok kişi oraya Interpol’ u düşünmekteydi, veya Arctic Monkeys’ i, ama ben böyle bir beklentinin oluşmasını istemiyorum, çünkü isim açıklandığında hayal kırıkığına uğratabilir dinleyiciyi; takip ettiği müzikal tarzı göz önünde bulundurursak.

Klasik bir soru vardır, organizasyonu hazırlayanlara sorulan; getirmek isteyip de getiremediğiniz isimler kimlerdir diye? Mabbas devam ediyor; ”Küçüklüğümden beri tişörtlerini her zaman giyerek büyüdüğüm isim olan Public Enemy’ yi getiremedik maalesef; başlarda anlaşmıştık fakat; ilk ayağını Türkiye’ den başlatacakları Avrupa turnesini iptal ettiler. Onun dışında Interpol için çok uğraştık ama olmadı. Bir de şöyle bir şey var; bizim getirmek isteyip de, bir nedenden ötürü getiremediğimiz 3-5 çok önemli ismi başkaları getirirse, neden biz getiremedik diye çok kıskanırım; yine Interpol bu bahsettiğim durumun başında geliyor, ki bir çok kesimden dinleyicinin Radar’ da Interpol olmalı beklentisi vardı ve bunu yapamamak beni çok üzdü. The Pixies, David Bowie, Radiohead ve Sigur Ros gibi gruplar da yine başkası getirirse üzülürüm kategorisindeler. Bu gruplar bir gün gelecekse eğer, Radar Live getirmeli. The Arcade Fire da yine uğraşıp da getiremediklerimiz arasında. Şahsen çok sevdiğim Snow Patrol var; iki senedir fake yiyoruz onlardan ve bir daha onlar için uğraşmayacağız. Elektronik isimlerden ise Autechre ve Aphex Twin var, ama olmadı.

Yan tarafımızdaki pub Nisantasion’ ın kapısında takım elbiseli bodyguardlar belirirken; içeriden gelen pop müziğin yüksek sesi bizi biraz rahatsız etmekte ve Radar’ ı konuşurken ilginç bir hava yaratmakta. Radar Live’ in programına baktığımızda daha önce Türkiye’ ye gelmiş isimleri görüyoruz; Nouvelle Vague, CocoRosie, Juliette And The Licks gibi. Bu grupların anlaşmaları nasıl oldu diye soruyorum; Mabbas line –up’ ın genişliğinden söze başlıyor; ”Şu anda Türkiye’ deki festivallere bakarsak, yabancı grup açısından en verimli programı oluşturduk; toplamda 32 tane yabancı isim var, bunların hiçbirini birbirinden ayırt etmiyoruz. James mesela, o kadar konsere gittim yurtdışında ama onları hiçbir zaman dinleyememiştim. 2001’ de dağıldıkları zaman oturup ağladığımı hatırlıyorum. Şunu demeye çalışıyorum; eğer programda 10 tane yabancı isim olsaydı, bu grupları tekrar getirmezdik, madem 32 isim getiriyouz, 2-3 tane de ikinci kez getirdiğimiz isim olsun. Bir de bu grupları festival ortamında dinlemek de ayrı bir hava katacaktır elbette”. Gelen isimlerden hangisi sizi zorladı diyorum hem maddi anlamda hem de vermiş olduğunuz emek anlamından; Mabbas’ ın cevabı tahmin edebileceğimiz gibi Marilyn Manson yönünde oluyor ve devam ediyor; “James de çok zorladı”.

Bir yandan biralarımızı yudumlarken Mabbas söze line-up’ ın oluşma sürecindeki ilginç ve komik gelişmelerden bahsediyor; “Grupların bazıları; booking ajanslarından festivalin line-up’ ını öğrenip de gelmek istediler. Mesela Beirut; bu sene sadece yedi konser verecek ve bunlardan biri de Radar’ da olacak, gelmek istemesindeki en büyük sebep line-up’ ı beğenmesiydi. Diğer festivallerin gruplara ciddi miktarda maddi teklifleri varken bize gelmelerinin sebebiydi buydu”. Bazı grupların birbiriyle yakın arkadaş olduğunu öğrenirken; Mabbas ilginç bir olaydan bahsediyor; “Piano Magic’ te ise teklif onlardan bize geldi; Nouvelle Vague’ daki solistlerden birinin eski erkek arkadaşı Piano Magic’ in solistiymiş ve Radar’ a gittiklerini söylemesiyle onları da programa katmak istemiş. Bir gün Piano Magic’ ten e-mail geldi bize ve onlara teklif yapmamız halinde gelmek istediklerini belirttiler”. Olumlu karşılayamadıkları Midlake grubundan bahsediyor şimdi de ve Zach Condon’ un Midlake’ i aramasından bahsediyor. “Midlake’ i festival programının elverişsizliği yüzünden geri çevirmek zorunda kaldık”.

Bilet fiyatlarına getiriyorum konuyu; insanların, özellikle ekşi sözlükteki isyanını da ekleyerek; ama olayın hiç de isyan edilesi bir halinin olmaması gerektiğini belirtiyor Mabbas; “4 günlük bir festival; bir yanda rüyamızda bile göremeyeceğimiz bir ton isim ve bunun yanında denizin de olduğu bir festival havası. Bilet fiyatını hiç de çok görmüyorum”. Shakira’ nın 160 milyon olduğunu ve normal zamanda tek konser fiyatlarının minimum 25 ytl olduğunu düşünürsek cidden hiç de çok değil.

Festivalin reklam işlerinin nasıl yürüyeceğini soruyorum. Şu anda Mtv’ nin sponsorlardan biri olduğunu ve gelecek olan grupların video’larının yayınının arttığını söylüyor. Aynı zamanda yakında çok yoğun bir reklam atağına başlayacaklarını da ekliyor. Bu reklamların ardından kaç kişi bekliyorsun diye soruyorum; “Günde en az 12 000 kişi bekliyoruz” diyor. Yemek fiyatları her daim festival insanlarının büyük sorunu olmuştur. Yeme-içme sisteminin; yine diğer festivallerdeki gibi olacağını ve bunun yanında ekonomik anlamda daha uygun olan farklı bir şey de düşündüklerini ve onu hayata geçirmeye çalıştıklarını belirtiyor.

Yine bir festival organizatörüne sorulması gereken soruyu soruyorum; “En çok hangi grubu heyecanla bekliyorsun?”; Mabbas’ ın ilk cevabı yukarıdan da tahmin edebileceğimiz üzere James; “Bütün gençlik yıllarım James, Happy Mondays, The Stone Roses ve The Charlatans gibi grupları dinleyerek geçti ve onların heyecanı hep bambaşka olmuştur”. Bunun yanında The Rapture’ den bahsediyor; “The Rapture’ ı daha önceden canlı izleme şansım olmuştu ve hayatımda izlediğim en güzel konserlerden biriydi; onları tekrar izleyecek olmak beni heyecanlandırıyor”. Marilyn Manson’ ı ise en önden seyredeceğini ekliyor ve “Hepsi gerçekten benim için çok önemli isimler, ayrım yapamıyorum”.

Mabbas, mütevazı olduğu kadar iddialı; ve aynı zamanda gayet sempatik bir şekilde sorularımızı yanıtlarken, diğer yandan; Dinamo Fm ekibi olarak biz müzikseverlere sundukları bu eşsiz festivale çağırıyor bizleri. 29 Haziran gecesi Duman’ la başlayacak festival 30 Haziran günü bir yandan serinlemek için denizin olduğu Solar Beach’ te, bizlere Beirut, The Magic Numbers, The Rapture, Nouvelle Vague ve gecenin sonunda James’ i, 1 Temmuz Pazar günü ise Peter Bjorn And John, The Rakes, CocoRosie, Piano Magic ve Kelis’i ve son olarak 2 Temmuz Pazartesi günü ise Brakes, The Horrors, The Long Blondes ve kapanışta Marilyn Manson’ ı ve tüm bu isimlerin yanında daha bir çok grubu izleme şansını sunuyor. Müzikseverlere şimdiden maddi durumlarını iyice ayarlayıp; bu müzik şöleneni kaçırmamalarını tavsiye ediyoruz; “Haydi Radara Yakalanmaya”.

Esen kalın.
Pedro
"MABBAS RÖPORTAJI"© 2007 'Alternation' All Rights Reserved
Comments: # posted by <$BlogCAnonymous AdsızogC11:58 ÖS <$BlogC div> # posted by <$BlogCAnonymous AdsızogC4:48 ÖÖ <$BlogC div> Yorum GönderogI


This page is powered by Blogger. Isn't yours?